Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı'yı An(la)mak

Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı'yı An(la)mak
21 Ekim 2018 saat 19.00'da yapacağımız konferansımıza davetlisiniz.
Yer: Ataköy Yunus Emre Kültür Merkezi - Turhan Tuzcu Salonu 

16.Ekim.2018


İSTANBUL'UN DÜŞMAN İŞGALİNDEN KURTULUŞU

Etkinliğimize katılmak isteyenler için 6 Ekim Cumartesi saat 10.00 da Bakırköy meydanından araç kaldırılacaktır. 

4.Ekim.2018


İMZA KAMPANYAMIZ

ATATÜRK, Türkiyedir. 
3. Havalananının adı da ATATÜRK olsun.
Bir imza da senden. 
ADD Genel Başkanımız Prof. Dr. Süheyl Batum'un katılımıyla başlatacağımız imza kampanyasına tüm halkımız davetlidir. 
Tarih 17 Eylül Pazartesi 
Saat 14.00 
Yer Bakırköy Özgürlük Meydanı


ÜCRETSİZ ETKİNLİĞİMİZE DAVETLİSİNİZ

Öncelikle Kurban Bayramımızı kutlar ve esenlikler dileriz.

30 Ağustos Zafer Bayramı kutlama etkinlikleri çerçevesinde Sayın Belediye Başkanımız Dr. Bülent Kerimoğlu'nun katılımı ve desteği ile saat 10:30 - 13:00 arasında Osmaniye, İsmail Erez Bulvarı, İskender Iğdır Parkı Bakırköy (Marmara Forum'dan adliyeye doğru giderken Marmara Forumu geçer geçmez olan park içinde)  adresine bulunan Kitap Cafe'de yapacağımız ücretsiz kahvaltıda sizleri de aramızda görmekten onur duyarız.

ADD Bakırköy Şubesi Yönetim Kurulu 

20.Ağustos.2018


SEVR ANTLAŞMASININ 98. YILINDA ADD'DEN AÇIKLAMA

KİMSE BÜYÜK ATATÜRK'Ü VE TÜRK KURTULUŞ TARİHİNİ U N U T TU R A M A Y A C A K T I R!

Büyük Atatürk tarafından kurulan Türk Tarih Kurumu'nun şimdiki Başkanı medyaya yansıyan açıklamasında " Okul kitaplarında Sevr'i antlaşma değil belge olarak alınması " yönünde girişimde bulunacaklarını İfade ederek, "Çünkü çocuklarımızın ve kamuoyunun kafası karışıyor "demiştir. Kafası karışık ve kafa karıştırmaya çalışarak, gündemi değiştirme çabasında olanlara bir kez daha SEVR Antlaşmasının 98. yıldönümünde diyoruz ki: 1. Sevr, Padişah Vahdettin'in bizzat görevlendirdiği Reşat Halis, Rıza Tevfik ve Hadi Paşa'larca 10 Ağustos 1920'de imzalanmış bir ANTLAŞMA' dır. 2. Sevr, Türk Milleti'nin idam fermanıdır. Sevr'i hafifletme çabaları asla kabul edilmeyecektir. Bu çabalar traji komik ve basit bir girişimden öteye geçemeyecektir. 3. Sevr'i "Antlaşma değil", " Belge" olarak sunmak Türk Kurtuluş Tarihini açıkça çarptırmaktır, tarihimize ihanettir... 4. Sevr imzalanmadı savsatasıyla Osmanlı Yönetimi aklanmaya Mustafa Kemal ATATÜRK ve mücadelesi de küçümsenmeye çalışılmaktadır. Türk Milleti bu zavallı oyunun farkındadır. 5. Sevr, bir kefen olarak Türk Milletine giydirilmeye çalışılmıştır. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK liderliğinde Türk Milleti bu kefeni parçalayıp, tarihin çöplüğüne atmıştır. Unutulmamalıdır ki ADD olarak tarihin tekerrür etmesine asla izin vermeyeceğiz. Çünkü, bizler Mustafa Kemal'in manevi askerleriyiz. 6. Lozan'la Milli Kurtuluş Savaşımızı taçlandırdık. Ulusal Onurumuzu, geleceğimizi ve vatanımızı güvence altına aldık. Lozan'a laf edenler Sevr'i "antlaşma değil" "belge" olarak sunanlar, unutmasınlar ki ATATÜRK'ün eşsiz liderliğini ve milletimizin kahramanlığını hiç kimse, hiçbir güç, hiçbir koşulda unutturamayacaktır.
Aziz Milletimize diyoruz ki; Sevr'i imzalayanları aklamaya çalışanları, Lozan'a laf edenleri ve ülkemizi kuruluş felsefesinden uzaklaştıranları Tarih, Cumhuriyet ve ATATÜRK adına yakın takipteyiz. Fırsat vermeyeceğiz.
ADD Genel Merkez Yönetim Kurulu

10.Ağustos.2018




ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİNDEN BASIN AÇIKLAMASI: 

“HAK KUVVETİN ÜSTÜNDEDİR” 

M. KEMAL ATATÜRK

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Curabitur pharetra dapibus pharetra. Donec interdum eros eu turpis pharetra et hendrerit est ornare. Etiam eu nulla sapien. Nullam ultricies posuere nunc, eget mollis nulla malesuada quis.



ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİNDEN ÖRGÜTE VE HALKIMIZA AÇIKLAMA

Saygın Örgütümüz;
1) Bizler her zaman tam bağımsız, laik, demokratik, sosyal hukuk devletini; üniter Ulus Devlet modelini, anti-emperyalist Kemalist duruşu ve Kemalist düşün sisteminin tüm kazanımlarıyla, bütün değerlerini var gücümüzle savunmayı, toplumumuza anlatmayı ve insanlarımızı aydınlatmayı, tarihi bir görev ve namus meselesi olarak bilenlerdeniz.
2) Bizim anlayışımızda; Derneğimizin Kurucusu Büyük Hukuk ve Dava Adamı Demokrasi şehidimiz Prof.Dr. Muammer AKSOY ve tüm Devrim ve Demokrasi şehitlerimiz gibi gerektiğinde can verilir, kan verilir, bedel en ağır şekilde ödenir ancak; asla davamızın esaslarından vazgeçilmez. Bizi ayakta tutan davamıza olan işte bu bakış açımızdır.
3) Genel Merkez olarak, öncümüz ve kurucumuz, Demokrasi Şehidimiz Prof.Dr. Muammer AKSOY'un çizgisini ödün vermeden takip edeceğiz.
4) Yönetim anlayışımız ORTAK AKLA dayanacaktır. Örgütümüzle ve tüm kurullarımızla tam bir dayanışma halinde ORTAK AKLI egemen kılarak Demokratik Kitle Örgütü niteliğimizi güçlendireceğiz.
5) Sadece Basın Açıklamalarıyla değil, toplumsal aydınlanma mücadelemizde en etkin yol ve yöntemleri mutlaka kullanacağız.
6) Cumhuriyet tarihimize alternatif tarih çalışmalarını büyük ve planlı bir EMPERYALİST OYUN olarak görmekteyiz. Buna asla izin vermeyeceğiz. Ulusal Günlerimize ve Ulusal Bayramlarımıza hep birlikte coşkuyla sahip çıkacağız. Yaklaşan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı Halkımızla birlikte; Şube Binalarımızın önünde, köylerde, mahallelerde, meydanlarda bir düğün bir büyük millet bayramı şeklinde coşkuyla kutlanabilmesi için çalışmalarımıza hemen başladık. 30 Ağustos Zafer Bayramımızı; Afyonkarahisar Albay Reşat Çiğiltepe Gençlik Kampıyla ve Örgütsel katılımla kutlayacağız. Büyük Devrimci Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Afyon Kocatepe'de ki duruşu, o net duruş hepimizin dayanağı ve hepimizin güç kaynağıdır.
7) Atatürkçü Düşünce Derneği'nin Kurumsallaşmasını tamamlaması ortak bir temennidir. Kurumsallaşmanın sağlanması için öncelik tüzüğümüzün yenilenmesi ve değiştirilmesidir. Net, anlaşılır ve kurumsal yapılanmayı gösterir bir tüzük hepimizin yıllardır önceliğidir. Bu konudaki çalışmalarımız başlamıştır. 30 Kasım 01-02 Aralık 2018 (Cuma- Cumartesi ve Pazar) tam zamanlı Tüzük Kurultayımızı toplayacağız. Küçük Kurultayımızı da Tüzük Kurultayımızla birlikte gerçekleştirilmiş olacağız. Böylece örgütümüzü yormadan her iki çalışmayı da tamamlamış olacağız.
8) Tüzük Çalışmalarıyla ilgili olarak; örgütümüzün değişimini istediği ya da ilave edilmesini önerdiği hususları 01 Ekim 2018 Pazartesi günü mesai bitimine kadar Genel Sekreterliğe iletmesini başarılı bir çalışma süreci için yararlı görmekteyiz. Örgütümüzün destek ve katkılarını beklemekteyiz. 01 Ekim 2018 Pazartesi mesai bitimine kadar düşüncelerinizi iletmenizi diliyoruz.
9) Büyük Atatürk'ün "Bütün Umudum Gençliktedir../' sözünü bir direktif, bir emir olarak kabul etmekteyiz. Güçlü ve geniş katılımlı bir Gençlik Kolu oluşumu için çalışmalarımıza başladık. Bu konuda hem tüzük hem de yönergelerimiz de gerekli tüm değişiklikleri hayata geçireceğiz. En kısa zamanda bir büyük Gençlik Kurultayını toplayacağız.
10) Atatürkçü Düşünce Derneği bütün üyeleriyle, hiç ayrımsız BÜYÜK BİR AİLE, BİR ANA-ATA OCAĞI, BİR DAVA OCAĞIDIR. Omuz omuza, yürek yüreğe ATATÜRK CUMHURİYETİNİ ve ULUS DEVLET'i yeniden inşa etmeye and içiyoruz. Bunun için de temel stratejimiz ATATÜRK gibi DÜŞÜNMEK ve ATATÜRK gibi HAREKET etmektir.
Saygın Örgütümüz;
Bir Genel Kurul Süreci yaşadık. Genel Kurul süreçlerinin malum özellikleri vardır. Ama geride kalmıştır. Geride kalmalıdır. Önümüzde tarihi görevler bulunmaktadır. Ve MUSTAFA KEMAL'ler GÖREV BAŞINDADIR.
Bu duygu ve düşüncelerle, bu inanç ve kararlılıkla saygın örgütümüzü selamlıyor, çalışmalarında başarılar diliyor sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.
Hüseyin Emre ALTIN IŞIK Genel Sekreter

3.Ağustos.2018


ADD GENEL MERKEZİNDEN BASIN AÇIKLAMASI

Sevr ya da Lozan Esaret ya da Bağımsızlık. 

Türkiye Cumhuriyetinin “tapu senedi” Lozan Antlaşmasının imzalanmasının 95. yılını kutluyoruz. Kan ve can pahasına Ulusal Kurtuluş Savaşımız sonrası Türk diploması tarihinde 224 yıllık bir boyun eğme döneminden sonra kazanılan en büyük uluslararası siyaset zaferini kutluyoruz. Lozan zaferimize dudak büken “aydınlarımız” yanında, ülkemizi Sevr esaretine götürenlerin günümüzdeki takipçileri, oturdukları “yönetici” koltuklarından Lozan Zaferimizi tartışmaya açıp zaferin “yenilgi” olduğu iddiasına kadar ilerliyorlar. Dahası bu işi Ulusal Kurtuluş Savaşımızda karşımıza sürülen kukla kuvvetlerin ülkesinde yapacak kadar ileri noktaya götürüp Lozan’ı tartışmaya açıyorlar. Osmanlı devleti 1699 Karlofça Antlaşması ile birlikte hiçbir diplomasi masasından başı dik kalkamadı. Ta ki, Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki Ulusal Kurtuluş Savaşımızın zafere ulaşmasına kadar. Buna rağmen Türk ulusunun başının yerden kalkmamasına neden olanların günümüzdeki temsilcileri Türk Ulusunun tarihten ve Anadolu topraklarından silinmesi demek olan Sevr paçavrasını yırtıp atan Lozan’ı “yenilgi” olarak gösterme cüretinde bulunuyorlar. Ulusal Kurtuluş Savaşının önderleri hakkında idam fermanları çıkaranlar, Paris’in Sevr kasabasında 10 Ağustos 1920 günü imzalanan Sevr Antlaşmasının hiçbir maddesine itiraz edemezken, boynunda idam fermanı olanlar, Sevr paçavrasından sadece 2 yıl 20 gün sonra 30 Ağustos 1922 günü Dumlupınar’da Türk ulusunun zaferini ilan ettiler. Zaferden kısa süre sonra imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşması sonrası Lozan’da başlaması planlanan barış görüşmelerine ihanet içindeki İstanbul Hükümetinin çağrılmasına Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Kasım 1922 günü saltanatın kaldırıldığını ilan ederek yanıt verdi. Muzaffer Büyük Millet Meclisi ordularının Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa önderliğindeki Türk heyeti Lozan’daki görüşmelere başı dik olarak katıldı. Çok sert geçen tartışmalar çıkmaza girdiğinde toplantıyı yarıda keserek ülkesine döndü. Özellikle ekonomik bağımsızlığımızı ilgilendiren kapitülasyonlar konusunda hiçbir ödün verilmedi. Sonuçta Sevr esaret belgesinin üzerinden 3 yıl bile geçmeden Türkiye Cumhuriyetinin “tapu senedi” Lozan Antlaşması 24 Temmuz 1923 günü imzalandı. Lozan zaferinden 95 yıl sonra, Lozan’ı küçümsemek, tartışmaya açmak, Lozan yerine Sevr esaretini kabul etmektir. Tarihi geri döndürmeye hiç kimsenin gücü yetmez. Tarihteki her olay o günün koşullarında değerlendirilir. Lozan ile Sevr arasında başka bir seçenek yoktur. Ya Sevr paçavrasına teslim olursunuz, ya da Lozan Zaferine sarılırsınız. Ya esarete boyun eğersiniz, ya da Ulusal Bağımsızlığınıza sonsuza kadar sahip çıkarsınız. Lozan Zaferi sonrası, siyasal bağımsızlığımızı ekonomik bağımsızlıkla pekiştirmeyi beceremeyip emperyalizmin boyunduruğuna girmeye razı olanlar, sonunda, Lozan Zaferini tartışmaya açmaya kadar savrulurlar. Türk Ulusu Lozan Zaferine sahip çıkmaya devam edecek sonsuza dek yaşatacaktır. 

Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti. 

19.Temmuz.2018




ADD GENEL MERKEZİNDEN DUYURU

Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü benimseyenlerin güçlerini birleştirerek Devrimin ilkelerini ve ulusal yaşamı geriye çekme çabalarından toplumu korumak için her alanda aydınlatıcı ve uyarıcı hizmetler yapmayı amaçlayan Atatürkçü Düşünce Derneği, Türkiye’nin kurtuluşunun ancak bu amaca yönelik çalışmalarla gerçekleştirilebileceğine olan inancını muhafaza etmektedir.
Tüm örgütümüz ve üyelerimizle birlikte, önümüzdeki günlerde bu yöndeki bilinçli gayretlerimizi sürdürmeye devam edeceğiz.
Yaşasın Cumhuriyet

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ

25.Haziran.2018


ADD GENEL MERKEZİ VE BİZ 

NEDEN "TAMAM" DİYORUZ.


13 MAYIS TARİHİNDE BAKIRKÖY ŞUBEMİZİN DÜZENLEDİĞİ DAYANIŞMA VE KAYNAŞMA YEMEĞİNE DAVET

 13.MAYIS.2018 TARİHİNDE YAPACAĞIMIZ YEMEĞİMİZE, ATATÜRKÇÜ YURTSEVER SİZ DEĞERLİ DOSTLARIMIZIN VERECEKLERİ DESTEKTEN GÜÇ ALACAK, BİRLİKTE OLMAKTAN ONUR DUYACAĞIZ.


ŞUBEMİZ TARAFINDAN DÜZENLENECEK ANNELERİN ANNESİ ZÜBEYDE HANIM TEMALI ETKİNLİĞİMİZE DAVETLİSİNİZ


                                                ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ BAKIRKÖY ŞUBESİNDEN ETKİNLİK DAVETİ:
"ANNELERİN ANNESİ ZÜBEYDE HANIM VE ATATÜRK" TEMALI, TİYATRO VE SİNEMA SANATÇISI SAYIN ALTAN AKIŞIK SUNUMU, EM. HV. ALB. SAYIN AYDIN ALAĞAŞ YÖNETİMİNDE ADD BAKIRKÖY ŞUBESİ TSM KOROSU VE SİHİRLİ PABUÇLAR BALE OKULUNUN BİRLİKTE GERÇEKLEŞTİRECEKLERİ VE KATILIMIN ÜCRETSİZ OLDUĞU ETKİNLİĞİMİZE TÜM HALKIMIZI DAVET ETMEKTEN ONUR DUYARIZ. ADD BAKIRKÖY ŞUBESİ YÖNETİM KURULU.
TARİH :04 MAYIS 2018 SAAT 20.00
YER :LEYLA GENCER OPERA VE SANAT MERKEZİ BAKIRKÖY

28.Nisan.2018


ADD GENEL MERKEZİNİN DÜZENLEDİĞİ 2023 SEMPOZYUMUNA DAVET VE PROGRAMI


ADD GENEL MERKEZİNDEN 23 NİSAN BASIN AÇIKLAMASI

“Millî Egemenlik Öyle Bir Işıktır ki, Karşısında Zincirler Erir, Taç ve Tahtlar Yanar, Yok Olur.”

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun!

Ulusal Egemenliğimizin simgesi Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 98. yılını kutluyoruz. Buna bağlı olarak yeryüzünde çocuklara armağan edilmiş tek bayram olan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı da coşkuyla kutluyoruz. Bu bayramı başka kutlamalarla karartma çabalarına rağmen…

23 Nisan Çocuk Bayramının önüne Ulusal Egemenlik kavramının eklenmiş olması son derece anlamlıdır. Türk ulusu 98 yıl önce ilk kez bir padişahın egemenliği yerine “Ulusun Egemenliği” kavramını getirmiştir. “Ulus Egemenliği” yerine tek adam egemenliği isteyenler bu nedenle bu bayramdan hiçbir zaman hoşlanmamışlardır. Hoşlanmama, giderek tavır almaya dönüşmüş, diğer ulusal bayramlara da genişlemiştir. Yurdumuzun kurtarıcısı ve Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün anısı önünde saygı duruşunda bulunmayı “sap gibi dikilmek” olarak niteleyebilmişler, her ulusal bayramda bir mazeret üretmişlerdir. Bu mazeret gün gelmiş sağlık sorunu, gün gelmiş deprem, gün gelmiş terör olmuştur.

Ulusal Egemenlik kavramına karşı olanlar, yıllar boyunca bu bayram kutlamalarını karartmak için FETÖ liderinden ödünç aldıkları “Kutlu Doğum Haftası” icat etmişlerdi. Fakat aynı FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminde başları sıkışınca Ulusal Egemenliğin simgesi TBMM binasına sığınmışlar, parti merkezlerine Atatürk’ün dev posterini asmak zorunda kalmışlardır.

Ulusal bağımsızlığımızı savunmanın tek yolunun Ulusal Egemenlik kavramının simgesi olan TBMM olduğunu kabul eder görünmüşlerdir. Ancak ne yazık ki darbe girişiminin üzerinden bir yıl bile geçmeden meclisi işlevsizleştirecek Anayasa değişikliğini seçim hileleri ile dayatıp yasallaştırmışlardır.

Büyük bir askeri deha olan Mustafa Kemal Paşa, Birinci Paylaşım Savaşı sonucunda işgale uğrayan yurdumuzu kurtarmanın yolunun bir ordu kurmaktan daha önce, Ulus Egemenliğinin simgesi meclis olduğunu kabul ettirerek Anadolu’da kongreler düzenledikten sonra Ankara’ya gelerek Büyük Millet Meclisini kurmuştur.

Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, savaşın ateşine, İstanbul’daki Padişahın ihanetine, Meclisteki sert muhalefete rağmen Meclisi çalıştırmaktan asla vazgeçmemiştir. Ulus iradesi hep egemen kılınmıştır.

Bu nedenle 20 Ocak 1921 tarihinde kabul edilen Anayasamız “Egemenlik bila kaydı şart milletindir” şiarını kabul etmiş ve bu sözü meclisin duvarına asmıştır.

Ulusal Kurtuluş Savaşımız sadece işgalcileri bozguna uğratmamış, aynı zamanda Ulusal Egemenliğin esaret zinciri İstanbul’daki kukla Osmanlı rejimini de yenilgiye uğratmıştır. Bu nedenle zaferden hemen sonra, 1 Kasım 1922 günü Mecliste Mustafa Kemal Paşa bir sıranın üzerine çıkarak şu devrimci sözlerle saltanatın kaldırılmasının önünü açmıştır:

“Egemenlik hiç kimsece, hiç kimseye, bilim gereğidir diye görüşmeyle, tartışmayla verilmez. Egemenlik güçle, erkle ve zorla alınır. Osmanoğulları zorla Türk Ulusu’nun egemenliğine el koymuşlardır. Bu yolsuzluklarını altı yüzyıldan beri sürdürmüşlerdi. Şimdi Türk ulusu, bu saldırganlara ‘artık yeter’ diyerek, egemenliğini eylemli olarak kendi eline almış bulunuyor!”

Atatürk bu sözleri özellikle seçerek söylemiştir. Başkomutanlık Muharebesinin 2. yıldönümünde Afyon’da şunları söylemiştir:

“Efendiler, milli egemenlik öyle bir ışıktır ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, yok olur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş olan kurumlar, her tarafta yıkılmaya mahkûmdurlar. Avrupa’nın ortasından ta doğunun diğer ucundaki binlerce senelik memleketlere bakacak olursak, Osmanlı İmparatorluğunun hak ettiği sonu daha güzel anlayabiliriz.

“Arkadaşlar, saraylarının içinde Türk’ten başka unsurlara dayanarak, düşmanlarla birleşerek, Anadolu’nun, Türklüğün karşısında yürüyen çürümüş gölge adamlarının Türk vatanından sürülmeleri, düşmanların denize dökülmesinden daha kurtarıcı bir harekettir. Türk milletinin atalarının kutlu emaneti olan bu topraklarda tam anlamıyla efendi olarak yaşaması; ancak o lüzumsuz ve manasız olmaktan başka, varlıkları tam zarar ve felaket olan makamların yok edilmesiyle mümkün olabilirdi.

“Efendiler, onlar yüzünden Türk vatanını ve Türk milletinin geçirdiği acıları, üzüntüleri hissetmemiş bir ferdimiz yoktur. Bu kadar üzüntüler ve kötülükler geçirdikten sonra elbette Türk öğrenmiştir ki, vatanı yeniden yapmak ve orada mutlu ve hür yaşayabilmek için mutlaka egemenliğine sahip kalmak ve Cumhuriyet bayrağı altında bütün çocuklarını toplu ve dikkatli bulundurmak gereklidir.”

Ulusal Egemenliğin temsil makamında oturup, “Ulusal Egemenlik” kavramına karşı olmak, Meclisi işlevsizleştirip yeni saraylar inşa etmek, dünün Osmanlıcılarını kurtaramadığı gibi günümüzün Osmanlıcılarını kurtaramayacaktır.

Daha dün, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını FETÖ’nün “Kutlu Doğum Haftası” icadı ile karalamaya çabalayanlar şimdi, aynı zamanda Kurtuluş Savaşının kahramanları olan askerlerimizin İngilizleri yendiği Kut-ül Amare zaferini, karatma malzemesi olarak kullanıyorlar. Türk ulusu tarihteki hiçbir zaferlerine saygısızlık etmez. Ancak Ulusal Egemenlik kavramına sahip çıkmayanları da affetmez.

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun…

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ GENEL MERKEZİ


ADD GENEL MERKEZİNİN DÜZENLEDİĞİ 2023 SEMPOZYUMUNA DAVET


ADD GENEL MERKEZİN BASIN AÇIKLAMASI

ADD GENEL MERKEZİNDEN BASIN AÇIKLAMASI:
28 ŞUBAT DAVASI LAİK CUMHURİYETE BİR SALDIRIDIR!

14.Nisan.2018


ŞUBE İMZA MASAMIZ İÇİN ÇAĞRI

BAKIRKÖY VE ÇEVRESİNDEKİ DEĞERLİ YURTSEVERLER ; 
ADD BAKIRKÖY ŞUBEMİZİN ŞEKER FABRİKALARININ SATIŞINA KARŞI BAKIRKÖY ÖZGÜRLÜK MEYDANINDA AÇACAĞIMIZ İMZA MASASI 16 MART CUMA GÜNÜ SAAT 13.00 DE BAŞLAYACAK VE AY SONUNA KADAR HER GÜN 13.00 -18.00 SAATLERİ ARASINDA SÜRECEKTİR. 

KONUYA DUYARLI TÜM YURTSEVERLERİ DESTEK VE KATKI VERMEYE ÇAĞIRIYORUZ . 
ADD BAKIRKÖY ŞUBESİ YÖNETİM KURULU

13.Mart.2018